Toplum olarak israfta üzerimize yoktur.
Çöpe giden ekmekler, yiyecek ve içecekte israf ederiz.
Lüks ve sınırsız tüketimde giyimde israf ederiz.
Boşa yanan ışığı israf ederiz.
Gereksiz işlere harcanan zamandan israf ederiz.
Bunun için Giysi toplama kumbaralarına ihtiyaç duyarız.
Hatta hatta Türkiye İsrafı Önleme Vakıfları açarız.
Ama nafile….
Had safhada İsraf ederiz.
Bana göre en büyük israf ise yiyecek ve içecekteki israfımızdır.
Mutfağımızda, lokantada, düğünlerde, davetlerde oturup kalktığımız her yerde yediğimizden içtiğimizden daha fazlasını israf ederiz.
Evde bir kepçe yerine üç kepçe yemek koyarız. Bir kepçesini yedikten sonra 2 kepçesini artık diye çöpe atarız.
Lokantada masadaki üç kişi için beş kişilik salata isteriz. Üç kişiden biri de salatayı sevmiyorsa üç kişilik salata masada kalır ve çöpe atarız.
Yiyecek ve içeceklerde en büyük israf ise toplu yemeklerde olur.
Kim aç, kim tok, bakılmaksızın herkese tabldot tabaklara yemek çeşitlerini hınca hınç doldururuz.
Düğünlerde bu iş doruğa çıkar.
Bir günde 3-5 düğüne davetli olarak gidip karnı tok olana da karnı aç olan kadar yemek koyarız.
Konulan yemekten adet yerini bulsun diye bir veya iki kaşık yemeğin tadına bakar, gerisini çöpe göndeririz.
Yani yemekleri yarısını israf ederiz.
Peki ne yapalım?
Bu konuda âcizane bir fikrim var.
Geliniz toplu yemeklerde self servis uygulamasına geçelim.
O ki israf haram diyoruz,
Geleneği, göreneği, âdeti bir yana bırakalım.
Elimize tabldot tabaklarımızı alıp yemek kazanlarını başında sıra olalım.
Yiyebileceğimiz kadar yemeğimizi koyalım.
Doymazsak yeniden takviye yapalım.
Şise suları keza öyle.
Suyun kapağını açıyoruz.
Bir iki yudum içip koca şişeyi içindeki su ile birlikte çöpe atıyoruz.
Bence her kişiye bir şişe yerine her masaya bir şişe su bırakalım.
Şişedeki su bitince başka şişe açalım.
İsrafın büyük bir felaket olduğunu unutmayalım.
İsrafı önlemek için de Kâhta’da bir ilki başlatalım.
Yemek alırken yiyebildiğimiz kadar alalım.
Tok isek âdetimiz bozulur diye yemek alıp çöpe atmayalım.